bugün
yenile
    1. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      t: 2000 yılında, fethullah gülen hakkında hürriyet gazetesinde çıkmış yazı. kayda değer ifşa. ah o polisi kimlere kimlere kullanmadılar... tamamı; --- spoiler --- DGM 10 yıl ağır hapis istemiyle dava açtı ve uyardı: Devlete sızdılar Ankara DGM Savcısı Yüksel, bir yıllık hazırlığını bitirdi ve Fethullah Gülen hakkında, ‘‘Laik devleti yıkmak için kurduğu terör örgütünün başı’’ olduğu iddiasıyla dava açtı. 13 klasör, 79 sayfa tutan iddianamede, Fethullahçıların önlerinde tek engel olarak TSK'yı gördükleri öne sürüldü. NUR cemaati liderlerinden, halen ABD'de bulunan Fethullah Gülen hakkında Ankara DGM'de 10 yıl ağır hapis istemiyle dava açıldı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun, 30 Ağustos resepsiyonundaki, ‘‘Devleti yıkmak isteyen binlerce memur var. Devletin altını oyuyorlar’’ sözlerinin kanıtları da, dün Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel'in Fethullah Gülen'e açtığı davanın iddianamesinde yer aldı. İddianamede Yüksel, Fethullahçıların, sinsice devlete sızdığını, önlerindeki tek engel olarak, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni (TSK) gördüklerini kanıtları ile ortaya koydu. Savcı Yüksel, Gülen'in, polisi askere karşı kullanma politikası izlediğini öne sürdü. Yüksel, Fethullah Gülen Grubu'nun hedefinin, ‘‘Devletin tüm sistemlerinde İslam hükümlerini egemen kılarak teokratik bir İslam diktatörlüğü kurmak olduğunu’’ belirtti. TERÖR ÖRGÜTÜ LİDERİ 79 sayfalık iddianamede Savcı Yüksel, halen ABD'de bulunan Gülen'in, Terörle Mücadele Yasası'nın 7. maddesindeki, ‘‘Terör örgütleri’’ başlıklı maddesinden cezalandırılmasını istedi. Gülen'in, ‘Laik devleti yıkmak için kurduğu terör örgütünün başı’ olduğu gerekçesiyle on yıla kadar ağır hapsi istendi. Gülen'in, emanette bulunan suç eşyalarının müsaderesi de istendi. Gülen, örgütünün legal ve ilgili yapılanmasına ilişkin dosya ise ayrıldı ve soruşturması sürüyor. 13 KLASÖRLÜK DAVA Bir yılı aşkın süredir soruşturma yürüten Yüksel, 13 klasör soruşturma evrakı hazırladı. Yüksel, Gülen ve cemaatinin devlete sızma metodlarını, Emniyet ve Genelkurmay'ın raporları ile tanık ve nur talebelerinin ifadelerine, ‘Cihat’ isteyen kitaplarına, mülkiye, adliye askeriye başta olmak üzere devlet kadrolarına teşkilatlanma talimatı verdiği ünlü konuşma kasetlerine dayanarak, tüm açıklığı ile anlattı. İddianamede, Fethullahçıların üniversitelerin alt kadrolarına hakim olma savaşı verdikleri ifade edildi. POLİTİKACI TAVİZKAR İddianamede politikacılar eleştirilerek, şöyle denildi: ‘‘Gülen'in TSK'ya karşı uyguladığı politika, hoş görünme, TSK'ya karşı bazı politikacılardan alınmış tavizlerle polisi güçlendirme, böylece denge sağlama, etkinleştiği polis camiasını gerektiğinde TSK'ya karşı kullanma şeklindedir. TSK'yı ele geçirme amacıyla sızma politikasını sesiz ve derinden devam ettirmektedir.’’ ASKERE KIZ VERİYORLAR TSK'ya sızma planı ise şöyle anlatıldı: ‘‘Subay ve astsubay çocuklarını kendi okullarına ve dershanelerine kaydettirmeye, yetiştirilen bu çocukları askeri okullara sokmaya çalışmaktadırlar. Fethullah Gülen tarafından, silahlı kuvvetler içinde yapılanabilmek ve ileride etkinliğe kavuşabilmek amacıyla yeni projeler üretilmeye başlanmış, bu çerçevede askeri okullarda okuyan öğrenciler önce fiili hedef olarak belirlenmiş kültür düzeyi yüksek, kendine bağlı türban takmayan bayanların askeri öğrenciler ile tanışmaları ve evlenmelerinin sağlanabilmesi için gerekli vasatı sağlayacak bir yapılanmaya gitmiştir. Gülen, bu yöntem ile on yıl içinde TSK içinde söz sahibi olacağı bir konuma gelmeyi planlamaktadır.’’ İddianamade, şu şok tespitler yapıldı: BEYİN YIKIYOR Fethullah Gülen, laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan TC'ni sona erdirip, yerine şeri yasaların hakim olduğu İslam devletini kurmak için okullarında beyinlerini yıkadığı gençlik ile oluşturacağı toplumu kullanmayı planladığı tespit edilmiştir. EN ETKİN İRTİCA Gülen, demokratik usuller ile ılımlı, İslam görüntüsüyle kamufle edilmiş yöntemi, yurtiçi ve yurtdışındaki okulları vasıta olarak kullanması, Papa ile görüşerek sadece Türkiye'de değil, dünyadaki müslümanları yönetmeyi amaçlayan ruhani liderliğe olan ilgisi, siyasi parti, kişi ve bazı devlet kadroları tarafından kabul görmesi nedeniyle hedefine ulaşmada devlet rejimini istismar etmesi, dini ve siyasi yapısını sürekli canlı tutan kaynağı belirsiz finans desteği ile ülkemizdeki en güçlü ve en etkin irticai yapılanma olarak değerlendirilmiştir. Askeri lisede bile... İddianamede 1999 yılında, Maltepe Askeri Lisesi öğrencilerinin zaman zaman üniformalarını çıkarıp sivil kıyfatlerle bazı evlere gidip irticai faaliyetlerde bulunduklarının belirlenmesi üzerine yapılan soruşturmanın dosyası ve Mustafa Soysal isimli askeri öğrencinin ifadesi de delil gösterildi. Soysal, askeri liseye, ‘‘Ömer’’ isimli ağabeyinin tavsiyesi ile girdiğini, cemaat tarafından sınava özel olarak, dershaneye gönderilip, geçmiş sınav soruları ezberletilerek, hazırlandığını anlattı. Okula girdikten sonra kendisine ‘‘Sahabi mertebesine ulaştığını, kurallara uymadığı takdirde Allah tarafından cezalandırılacağının’’ söylendiğini belirten Soysal, İzmir'de periyodik olarak 15 günde bir evde sivil kıyafetle buluştuklarını ifade etti. Soysal, bu faaliyetlerden çekilmek istediğini ancak kendisinin ve arkadaşlarının çeşitli şekillerde tehdit edilerek, çekilmelerinin engellendiğini kaydederek, ‘‘Bu faaliyetleri başkalarına anlatmamızı engellediler. Üçüncü sınıfta babamı kaybettim, maddi sıkıntıya düştüm. Bu şahıslar bana maddi imkanlar sağladılar, bu nedenle bu şahıslara bağlandım. Bu cemaat mensupları hiç çekinmeden Atatürk'ü kötülediler. Kızların şeytan olduklarını, onlardan uzak durmamız gerektiğini söylediler’’ dedi. İddianamede, bu olayın Gülen Grubu'nun askeri okullara sızma faaliyetlerine biri olduğu, askeri lise öğrencilerinin ışık evlerine çekilerek, beyinlerini yıkayabilmek için illegal bir şekilde ‘‘disiplinli’’ bir çalışma yapıldığı belirtildi. Gülen'e sorular İddianamede, Gülen'le ilgili şu çarpıcı sorular yöneltildi: - Neden müritlerine ‘O kuvveti temsil edeceğiniz şeyleri elinize alacağınız ana kadar, Türkiye’deki devlet yapısı ölçüsüne göre bütün Anayasal müesselerdeki güç ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar her adım erken sayılır' demektedir? Neden, Mülkiye, Adliye ve Askeriye başta olmak üzere devlet kadrolarında teşkilatlanma isterken, ayrıca, ‘Bu açıdan bizim ister bu dairede, ister diğer dairede arkadaşlarımızın korunması çok önemlidir. Bu koruma mevzuunda işte arz ettiğim gibi belki işin esnekliğinden istifade edilebilir. Yani sivrilmeden, mevcudiyetimizi hissettirmeden, çok ilerlere gitmek. Türkiye’de önünüzü kestiler. Yürüyemiyoruz, orada durgun sular gibi gölleşme imajı uyandıracaksınız. Zorlayacaksınız, yerinde yürüyor gibi yapacaksınız' talimatları vermektedir? - Neden, Arapça eğitimin kaldırılmasını, devletin yanılgısı olarak kabul etmektedir? Neden kitaplarında islamcı silahlı çeteler gibi tebliğ ve cihat konuları üzerinde hassasiyetle durmaktadır? Neden oluşturduğu ışık evlerinin medrese, tekke ve zaviyelerin fonksiyonlarını ifa ettiklerini defalarca söylemekte, 30 Kasım 1925 tarihinde kapatılan bu kurumların özlemini çekerek, Atatürk devrimleri ile ters düşmektedir? Neden Cumhuriyet dönemini kötülemekte ve bu dönemi kendi tarihi olarak kabul etmemektedir? - Neden, ‘Mahmut Efendi’nin görevi, sarığın, şalvarın, cüppenin propogandasını yapmaktır. Sen de Emniyet teşkilatına girecek vali ve kaymakam olacak insanları yetiştir' demektedir? - Neden, Türkiye'de Atatürk düşmanlığının simgesi haline gelmiş bulunan ve büyük Atatürk'e, ‘Deccal’ demek küstahlığını gösteren Said-i Nursi'nin yolundan gitmektedir? Aynı zamanda Kürt Teali Cemiyeti'nin mensubu olan bu şahıstan Bediüzzaman diye bahsederek, bu şahsın ve risalelerinin yoğun bir şekilde prapogandasını yapmaktadır? Savcı Yüksel Ecevit'e dokundurdu Siyasiler yardım ediyor SAVCI Nuh Mete Yüksel, iddianamesinin ‘‘Değerlendirme ve hukuki durum’’ bölümünde Fetullah Gülen'in tutuklama kararını ‘‘İçine sindiremediğini’’ söyleyen ve her fırsatta okullarını öven Başbakan Bülent Ecevit'e ve siyasilere sert eleştiri getirdi. Yüksel, Milli Eğitim ve Emniyet teşkilatı ile bütün devlet kadrolarına sızan Gülen'in gücünü, ‘‘Oluşturmuş olduğu büyük sermaye imparatorluğu’’ ile ‘‘Son yıllarda dozajını gittikçe artıran ve zaman zaman teşekküle yardım boyutlarına ulaşan siyasi destekten’’ aldığını savundu. ATATÜRKÇÜ OLAMAZLAR ‘‘Tarikat okullarını övmek son zamanlarda moda haline gelmiştir’’ diyerek, Ecevit'e de göndermede bulunan Yüksel, ‘‘Bu okullarda yetişen kadrolarla siyasi islamın iktidar yapılması hedeflenmektedir. Bu itibarla tarikat okullarına destek verenler Atatürkçü olamazlar. Fethullah Gülen, laik cumhuriyete karşı değilse amacı, sadece Türk toplumunu eğitime tabi tutmaksa, ‘Neden kuvvet dengesi mevcut değilse kuvvete başvurmayın' talimatı vermektedir’’ dedi. TBMM’DEKİ YANDAŞLARI İddianamede, Gülen'in, ‘‘TBMM'de yandaşları’’ olduğu iddia edilerek, şu ilginç değerlendirme yapıldı: ‘‘Ilımlı ve modern imajı ile siyasi partiler ve hatta Atatürkçü laik kesim içinde desteğini artırmaya çalışmaktadır. Böylelikle TBMM'de yandaşlarının mutlak çoğunluğu elde etmelerini sağlarken, hedeflediği teokratik diktatörlüğe yumuşak geçişi sağlamak için başkanlık sistemini desteklemektedir. Gülen, hiçbir kuvvet tarafından geri adım atmaya zorlanamayacağı bir duruma ulaştığında Atatürk ilke ve inkılaplarını ortadan kaldırmayı, laik, demokratik, sosyal hukuk devletini ortadan kaldırarak, şeri devleti kurmayı hedeflemektedir. SERMAYE KOLAYLAŞTIRDI İddianamede, ‘‘Kısa bir sürede oluşan sermaye imparatorluğu örgüte bağlı bütün, okul, yurt, dershane ve sair kuruluşların finansmanını yaparken, siyasi destek sayesinde devlet kadrolarındaki örgütlenme sağlanmakta ve örgütün önüne çıkacak engeller bertaraf edilmek istenmektedir’’ denildi. - link --- spoiler --- . bu yazı aynı zamanda mehmetçik vakfı dergisinin o zamanki sayısında da kendine yer bulmuştur; gorsel önemli yazılar bunlar. bugünlerde bazıları o dönemler için kandırıldık, nereden bilelim biz bunların böyle olduğunu falan diyor ya; onlara bu belgelerle bas bas karşı çıkmak lazım. ak partilisi de galatasaraylısı da bu gerçeği daha fazla inkar edemez hâle gelecek; o dönem fetö'nün ne bok olduğunu bilen biliyor ve söylüyordu. siz menfaatleriniz gereği duymak istemiyordunuz. necip hablemitoğlu'nun erdemli mücadelesindene gelene kadar, kıçı kırık reha muhtar bile yeri geldiğinde bu konuları ana akıma taşımış. ne demek görmedik, duymadık, bilmiyorduk? hassiktirin lan oradan. . konu galatasaray'a niye geldi diye soran olursa bal gibi de biliyorsunuz sebebini. fatih terim'in en haz etmediğim olayı o dönem sergilediği dilsiz şeytanlık. fatih terim gibi bir otoriter teknik adam bilmiyor muydu oyuncularının hangilerinin nasıl bir insan olduğunu, özel hayatlarında nelerle uğraştıklarını, örgüt içi toplantılar yapıp hoca efendileri için haraç topladıklarını? biliyordu. gerekeni yaptı mı peki? hayır. utanmadan bir de yıllarca milli takım üzerinden racon kesti teknik adamlığını eleştirenlere. hiç bilmiyorum demesin yemezler. en baba cevabı/kanıtı yine o dönem fenerbahçe'nin sergilediği duruştur. biz durduk yere sonsuza kadar laik cumhuriyet demedik o gün. malumların anasının amına bombardıman var o pankartta. anlayan anladı, bilenen bilendi. - link
      1ben aziz yıldırım'ın atatürkçülüğünden razıyım. her konuda eleştiririm, itin götüne sokarım ama o konuda eline su dökemem. hakkı ödenmez. - louis froziel 23.05.2022 04:52:10 |#4381081
    2. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      üstteki entrye ek olarak; (#4420517)